Kırılan kürdan
Etki: Masanın üzerine bir mendil serilir ve
ortasına bir kürdan konur. Mendil, kürdan içeride kalacak şekilde
katlanır. İzleyiciden kürdanı kırması istenir. Kürdanın çıtırtısı
duyulduktan sonra sihibaz bir iki sihirli el hareketi yapar ve bir kaç
sihirli söz söyler. Mendil açıldığında kürdanın sapasağlam olduğu
görülür.
Gereçler: Kenarları yarım santim kadar katlanmış ve dikilmiş bir mendil ve 2 adet kürdan.
Hazırlık: Hazırlık aşamasında kürdanlardan biri
mendilin kenarındaki dikilmiş kısıma batırılarak saklanır. Hangi
kenarda saklandığını unutmamanız önerilir. Kırılacak olan kürdan işte
bu mendil kenarına saklanmış olan kürdandır. Bundan sonra oyun
sunulmaya hazırdır.
Yöntem: Mendilin her iki yüzünü izleyicilere
gösterin. Tekrar hatırlatalım, kürdanın hangi kenarda olduğunu sakın
unutmayın. Diğer kürdanı mendilin ortasına yerleştirin. Daha sonra
dört kenarın kürdanın üzerinden aşırılıp karşı köşeye gelecek şekilde
mendili katlayın. Gizli kürdanın olduğu kenardan kavrayıp mendili
izleyiciye uzatın ve kürdanı kırmasını isteyin. Katlanmış mendili
açmadan başka izleyicilerin kırık kürdanı kontrol etmesine izin
verebilirsiniz. Sihirli hareketlerden sonra mendili açtığınızda ortaya
çıkacak olan izleyicinin elini bile sürmediği sağlam kürdan olacaktır.
Para Kaybetme
Etki: İzleyicilere bozuk para verilerek sahte
olup olmadığı kontrol ettirilir. Para sol elde tutulurken üzerine
mendil örtülür. Sağ elle mendil üzerinden para kavranarak mendille
beraber yukarı kaldırılır. İzleyiciler paranın gerçekten de mendil
altında olduğunu dokunarak kontrol edebilirler. Bundan sonra mendil
havaya fırlatılır ve havadayken bir kenarından yakalanır. Para yere
düşmez, kaybolmuştur. Sihirbaz mendili tuttuğu kenardan bir kaç kere
sallar.
Yöntem: Yukarıdaki kürdan oyununda olduğu gibi
ikinci bir bozuk para mendilin içine dikilmiştir. Sihirli mendil iç
içe geçmiş iki mendilden oluşmuştur. Bozuk para içteki mendile
dikilidir. Mendil sol el üzerine örtülürken elde tutulan para yavaşça
avuç içine kaydırılır ve gizli para sol el üzerindeki yerini alır. Sağ
elle mendil altıdaki para kavranıp izleyicilere doğru uzatılır. Bu
sırada izleyicilerin dikkati sağ ele yöneltilmeli veya bir iki espri
ile dağıtılmalıdır. Oyun tamamlanmıştır. Mendil havaya atıldığında
yere düşecek bir para yoktur artık.
Çeşitleme: "Sihirli Külah" linkinde açıklanan
torba kullanılarak oyunun devam etmesi sağlanabilir. Havada bir kaç
kez sallanan mendil sihirli külah içine atılır. Hokus pokus...
İzleyiciden elini sihirli külaha atması istenir. İzleyicini torbadan
biraz önce kaybolmuş bozuk parayı çıkarır. Bu sefer de mendil
kayıplara karışmıştır...
Ceviz Kabuğu
Etki: Üç adet yarım ceviz kabuğunun altına beyaz
boncuk konur. Kabuklar masa üzerinde sürülerek yerleri değiştirilir.
İzleyici hangi kabuğu seçerse seçsin boncuğu bulamaz.
Yöntem: Bu oyunun hilesi kabuklardadır.
Kabukların arka kısmı traşlanmıştır. Kabuk boncuk üzerine konurken
ileri itilerek traşlanmış kısımdan geriye çıkması sağlanır. Bu hareket
sırasında işaret, orta ve yüzük parmakları kabuğun önünde, baş ve
küçük parmaklar da geride tutulur. Kabuk altından çıkan boncuk baş ve
küçük parmak tarafından kavranırken, diğer üç parmak da bu hareketin
gizlenmesini sağlar.
Oyuncu Emre
17 Kasım 2010 Çarşamba
Bunları Biliyor musunuz ?
» Bir kilo limonda,bir kilo çilekten daha fazla şeker olduğunu,
» Timsahların renk körü olduğunu,
» Sadece erkek kanaryaların öttüğünü,
» Yarım kilo bal yapabilmek için arıların iki milyondan fazla çiçekten bitki özü toplamak zorunda olduklarını,
» Tarantulaların iki buçuk yıl hiçbir şey yemeden yaşayabildiklerini,
» İncilerin sirkede eridiklerini,
» İncilerin sirkede eridiklerini,
» Havuca rengini veren bir karotenin olduğunu,
» Venüs’ün saat yönünde dönen gezegen olduğunu,
» En fazla asfaltlı yola sahip olan ülkenin Fransa olduğunu,
» Sihirli sözcük olan ‘‘Adrakadabra’’nın ilk olarak yüksek ateşli hastaların ateşlerini düşürmek için söylendiğini,
» Eyfel Kulesi’nin tepesine çıkabilmek için 1.792 basamak çıkmak gerektiğini,
» Türkiye'nin kişi başına alkol tüketiminde dünya 3.’sü,sigara tüketiminde ise dünya 4.’sü olduğunu,
» İnsanın kendi dirseğini yalamasının imkansız olduğunu,
» İdrarın zifiri karanlıkta parladığını
» İnsanların eğer şiddetli hapşırırlarsa kaburgalarını kırabileceklerini,
» Domuzların vücut yapılarından dolayı hiçbir zaman başlarını yukarı kaldırıp gökyüzüne bakamadıklarını,
» Dünya nüfusunun % 50’sinin hiç telefonla konuşmadığını,
» 1 saat boyunca kulaklıkla bir şey dinlemenin kulaktaki bakteri sayısını % 700 arttırdığını,
» Çakmağın kibritten önce bulunduğunu,
» Parmak izleri gibi dil izlerinin de insana özel olduğunu,
» Dünyadaki fotokopi makinelerinde meydana gelen arızaların % 23’ünün makinelerin üzerine oturarak kendi popolarının fotokopisini çekmek isteyen insanlardan kaynaklandığını,
» Hindistan’da sokakta tuvaletini yapmanın yasal olduğunu,
» Çin'de yere tükürmenin serbest; ama balgam üzerine basmanın yasak olduğunu,
» Rusya’da erkek erkeğe dudaktan öpüşmenin sevgi ve saygı ifade ettiğini,
TEKERLEMELER
TEKİR Bir iki tombul tekir Camdan bakar Başına takar Hop hop, altın top | MISTIK Mustafa, Mıstık, Arabaya kıstık, Üç mum yaktık, Seyrine baktık. |
LEYLEK Leylek leylek havada, Yumurtası tavada, Gel bizim hayata, Hayat kapısı kitli, Leyleğin başı bitli. | KUZU Kuzu kuzu me Bin tepeme Haydi gidelim Ayşe teyzeme. |
YAĞMUR Yağ yağ yağmur, Teknede hamur, Bahçede çamur, Ver Allah'ım ver, Sicim gibi yağmur. | KARGA Karga karga "gak" dedi, "Çık şu dala bak" dedi, Karga seni tutarım, Kanadını yolarım. |
PORTAKAL Portakalı soydum, Başucuma koydum. Ben bir yalan uydurdum, Duma duma dum. Duma duma dum. Öğretmeni kandırdım, Kandırdım. | OYUN Oooo..... İğne battı, Canımı yaktı, Tombul kuş Arabaya koş. Arabanın tekeri, İstanbul'un şekeri. Hop Hop altın top, Bundan başka oyun yok. |
HANIM KIZI Çan çan çikolata, Hani bize limonata? Limonata bitti, Hanım kızı gitti. Nereye gitti? İstanbul'a gitti. İstanbul'da ne yapacak? Terlik pabuç alacak. Terliği pabucu ne yapacak? Düğünlerde, Şıngır mıngır oynayacak. | KEÇİLER Ayşe Hanımın keçileri, Hop hop hopluyor, Arpa, saman istiyor, Arpa, saman yok, Kilimcide çok. Kilimci kilim dokur, İçinde bülbül okur. İki kardeşim olsa, Biri ay, biri yıldız, Biri oğlan, biri kız, Hop çikolata çikolata, Akşam yedim salata, Seni gidi kerata. |
SINIFLAR Mini mini birler, Çalışkandır ikiler, Mavi gözlü üçler, Dayak yiyen dörtler, Misafirdir beşler, Altılar, altınımı çaldılar, Yediler, yemeğimi yediler, Sekizler, semizdirler, Dokuzlar, doktor oldu, Onlar bizi okuttu. | EBE Ebe ebe gel bize Uzaktan vur elimize Eğer vuramazsan Ebesin ebe Bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi, Bunu sana kim dedi? Diyen dedi on yedi Yağlı böreği kim yedi? |
TAVUK Pazara gidelim, Bir tavuk alalım, Pazara gidip, Bir tavuk alıp ne yapalım? Gıt gıdak diyelim. Happur huppur, Happur, huppur yiyelim. | TOP Bir iki üç Söylemesi güç Sana verdim bir elma Adını koydum Fatma Hop hop hop Bir büyük altın top |
DEDE Altı kere altı otuz altı Dedemin sakalı yolda kaldı Sakalını aldı dereye attı Dedem sakalsız kaldı | EV Evli evine Köylü köyüne Evi olmayan Sıçan deliğine |
İĞNE Ooooo İğne iplik Derme diplik Çelik çubuk Sen çık. | NACAK Nacak sapına İki kes Bir sana Biri de bana |
HEDİYE Kızın adı Hediye Ekmek vermez kediye Kedi gider Kadıya Kadının kapısı kitli Hediyenin başı bitli | EL EL EPENEK El el epenek Elden düşen kepenek Kepeneğin yarısı Keloğlan'ın karısı |
KARNIM AÇ Karnım aç Karnına kapak aç Değirmene kaç Değirmenin kapısı kitli Heybaşı bitli | DEĞİRMEN Değirmene girdi köpek Değirmenci vurdu kötek Geldi yedi köpek Hem kötek Hem yedi köpek |
ALİ DAYI Ali dayının keçileri Kıyır kıyır kişniyor Arpa saman istiyor Arpa saman yok Kilimcide çok Kilimci kilim dokur | ÇARŞI Çarşıya gittim Eve geldim hanım yok Bebek ağlar beşik yok Çorba taşar kaşık yok Ali baba öldü tabut yok |
HAKKI Hakkı hakkının hakkını yemiş. Hakkı Hakkı'dan hakkını istemiş. Hakkı Hakkıya hakkını vermeyince Hakkı da Hakkı'nın hakkından gelmiş. | HASAN Hasan Hasan Helvaya basan Kapıyı kıran Kızı kaçıran |
KÜÇÜK DOSTUM Küçük dostum gelsene Ellerini versene Ellerimizle şap şap Ayaklarımızla rap rap Bir şöyle, bir böyle Dans edelim seninle. | ELLERİM PARMAKLARIM Sağ elimde beş parmak, Sol elimde beş parmak Say bak, say bak, say bak. Hepsi eder on parmak. Sen de istersen saymak Say bak, say bak, say bak. Hepsi eder on parmak. |
ALİ Ali baksa dum dum Sakalına kondum Beş para buldum Cebime koydum | KUZU Kuzu kuzu mee Bin tepeme Haydi gidelim Hacı dedeme Hacı dedem hasta Mendili bohça Kendisi hoca |
KOMŞU, KOMŞU -Komşu, komşu ! -Hu, hu! -Oğlun geldi mi? -Geldi -Ne getirdi? -İnci, boncuk. -Kime, kime? -Sana, bana. -Başka kime? -Kara kediye -Kara kedi nerede? -Ağaca çıktı -Ağaç nerede? -Balta kesti -Balta nerede? -Suya düştü. -Su nerede? -İnek içti. -İnek nerede? -Dağa kaçtı. -Dağ nerede? -Yandı, bitti kül oldu | TAVŞAN Kapıdan tavşan geçti mi? Geçti Tuttun mu? Tuttum Kestin mi? Kestim Tuzladım mı? Tuzladım Pişirdin mi? Pişirdim Bana ayırdın mı? Ayırdım Hangi dolaba koydun? Çık çık dolaba koydum Haydi, al getir Getiremem Neden getiremezsin? Kara kediler yemiş. Vay vay, miyav |
NEREDEN GELİRSİN? Nerden gelirsin? Zikzak kalesinden. Ne gezersin? Açlık belasından. Nerde yattın? Beyin konağında. Altına ne serdiler? Perde. Desene kupkuru yerde. Bıyıkların neden yağ oldu? Bıldırcın eti yedim. Bıldırcın yağlı mıydı? Gökte uçarken gördüm. Saçların neden ağardı? Değirmenden geldim. Değirmen dönüyor mu? Zımbırtısını duydum. Ayakların neden ıslandı? Çaydan geçtim. Çay derin miydi? Köprüyü dolaştım, İşte geldim sana ulaştım. | CAM Bir cam İki cam Üç cam Dört cam Beş cam Altı cam Yedi cam Sekiz cam Dokuz cam On cam Bu da benim amcam. Eveleme develeme Evvel altı elma yedi Seren sekiz serçe dokuz Tarmanın topu kara A devenin çatı kara |
EBE Ebe ebe nerede Su doldurur derede Dere boyu çalılık Derede olur balık Şu ebe de ne alık Oltamı attım, Balığı tuttum. Balık suya dalamaz, Ebe beni bulamaz. Bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi Bunu kim dedi, Diyen dedi on yedi, Yağlı böreği kim yedi? | ELLERİM Ellerim tombik tombik, Kirlenince çok komik Kirli eller sevilmez Güzelliği görülmez Dişlerim bakım ister Hele saçlar, hele scalar Uzayınca tırnaklar Kirlenince kulaklar Bize pis derler, pis derler |
Bilmeceler
Sıcak evin direği Tıp tıp eder yüreği (BABA) | Dokuz ay zindanda yatar Altı ayda zil çalar oynar (BEBEK) |
Özü tatlı, Sözü tatlı, Candan daha değerli (ANNE) | Yattım yumuşak Uyudum sıcak sıcak (YATAK |
Ham iken tatlı Olmuşu acı (BEBEK) | Ben giderim, O gider Güneşte beni izler (GÖLGE) |
Askerden küçük Paşadan büyük (ÇOCUK) | Gece içindeyiz Gündüz dışında Pencereli, kapılı Şirin bir yuva (EV) |
Pazardan aldım Bir tane Eve geldim Bin tane (NAR) | Eve bitişik odada Yemek pişer orada (MUTFAK) |
Uzun yoldan kuş gelir Ne söylese hoş gelir (MEKTUP) | Bir ağacı oymuşlar İçine dünyayı koymuşlar (TELEVİZYON) |
Buradan attım kılıcı Halep’te oynar ucu (TELEFON) | Çın çın eder Haber sorar (TELEFON) |
Sesi var canı yok, Konuşur ağzı yok (RADYO) | İstanbul da pişer Kokusu buraya düşer (MEKTUP) |
O her gün yeniden doğar Dünyaya haber yayar (GAZETE) | Kuyruğu var Canlı değil Konuşur Ama insan değil Camı var Ama pencere değil (TELEVİZYON) |
Alt yanı sivri tepe içindedir (Çene) | Üst yanı çakıldak (Diş) |
Daha üstü muşulak (Burun) | Daha üstü ışıldak (Göz) |
Üstü kara kolan (Kaş) | Daha üstü bir alan (Alın) |
İner reyhan gibi Oturur sultan gibi Dürülür hasır gibi Satılır esir gibi (Kar) | Uzadıkça kısalan şey nedir Hayat veya Ömür. |
Allah yapar yapısını, Bıçak açar kapısını. karpuz | Mavi tarla üstünde, Beyaz güvercin yürür. (yelkenli) |
Ocak başında kuyu, Kuyunun içinde suyu; Suyun içinde yılan, Yılanın ağzında mercan. (lamba) | Çın-çınlı hamam, Kubbesi tamam, Bir gelin aldım, Babası imam. saat |
Bir çuval cevizim var, Sayarım tükenmez. yıldız | El eker dil biçer. (yazı) |
Arşın ayaklı, Burma bıyıklı. (tavşan) | Bir küçücük kutudur, Bütün dünya yurdudur. (radyo) |
Fini fini fincan, İçi dolu mercan. (nar) | Küçücük fıçıcık, içi dolu turşucuk. (limon) |
Daldan dala, Kırmızı pala. (sincap) | Yarım kaşık, Duvara yapışık. (kulak) |
On ay yatar, İki ay kalkar; Feneri yakar, Etrafa bakar. (Ateş Böceği) | Dağda tak tak, Suda cıp cıp. Arşın ayaklı, Burma bıyıklı. (balta,balık,leylek) |
Dağdan gelir, taştan gelir, Bir kükremiş arslan gelir. (sel) | Sıra sıra odalar, Birbirini kovalar. (tren) |
Sarı sarı içinde, Sarı zarfın içinde, On iki birlik kardeş, Birbirinin içinde. (portakal) | Az gitti, uz gitti, Dere tepe düz gitti, Altı ay bir güz gitti; Uyanınca hep bitti. (rüya) |
Kutuplara giden zenci ne olur? (Donar) | Yer altında civcivli tavuk (patetes) |
Mavi atlas, Arşın yetmez, Makas kesmez, Terzi biçmez. (gökyüzü | Mavi atlas, Arşın yetmez, Makas kesmez, Terzi biçmez. |
Üstü çayır, biçilir, Altı çeşme, içilir. koyu | Ufacık mermer tası, İçinde beyler aşı, Pişirirsen aş olur, Pişirmezsen kuş olur. (yumurta) |
Fıkralar
O Zaman Başka Hoca'nın kadılık yaptığı sıralarda bir adam gelmiş: -Hoca efendi demiş,size bir şey danışacağım. -Buyrun sorun. Demiş Hoca, adam sözünü sürdürmüş: -Geçen gün , komşuların size ait olduğunu söyledikleri bir inek, tarlada bizim ineğin karnını vurup öldürmüş. Şimdi ne yapmam gerek? Hoca , sakallarını sıvazlayıp bir an düşündükten sonra : -Hayvan bu, demiş, dava edecek değilsin ya!.. -Teşekkür ederim kadı efendi. -Sahibinin de bu işte suçu yok;ne bilsin böyle olacağını? Adamın yüzü gülmüş, tekrar söze başlamadan önce: -Kusura bakma kadı efendi, demin ben bir yanlışlık yaptım, ölen inek benimki değil, seninki imiş. Hoca , yerinden doğrulup: -Bak demiş, şimdi iş değişti. O halde verin raftaki kara kaplı kitabı da hele bir bakalım! ... | |
Subaşının Eşeği Eşeği kaybolan Subaşı, ateş püskürmüş: -Çabuk benim hayvanımı bulun, yoksa karışmam! Diye bağırmaya başlamış. Herkesi bir telaş , bir korkudur almış. Eşeği aramak için dört bir tarafa dağılan Akşehirliler , yolda Hoca'ya rastlamışlar: -Aman Hocam, bize yardım et. Yolda sahipsiz bir eşek bulursan hemen yakala n'olur. -Eşek kimin? -Subaşının. Demişler. Hoca da: "Peki ararım" demiş ve türkü söyleye söyleye yolunu sürdürmüş. Karşısına çıkan bir köylü : -Hocam, böyle türkü söyleyerek ne yapıyorsun? Deyince , Hoca: -Subaşının kaybolan eşeğini arıyorum! Demiş. Adam , yine sormuş: -Peki , böyle türkü söyleyerek eşek mi aranır a Hoca? -El elin eşeğini elbette türkü söyleyerek arar. Hele eşek zorla aranıyorsa. Üstelik Subaşınınsa.... | |
Eşeğe Neden Ters Binmiş Bir gün Hoca, eşeğine binerek , arkasına takılan bir kısım insanlarla birlikte, camiden eve dönerken birdenbire durur, hayvandan iner ve yüzü insanlara dönük olarak eşeğe ters biner, yani semere ters oturur. Bunu görenler yaptığı hareketin nedenini sorarlar. Hoca şöyle der: -Düşündüm taşındım, eşeğime böyle binmeye karar verdim çünkü saygısızlığı hiç sevmem. Siz önüme düşseniz, arkanızı bana dönmüş olacaksınız; usulsüzlük saygısızlık olur. Ben önde gitsem, size arkamı çevirmiş olacağım ki bu da doğru değildir. Böyle ters bindiğim zaman ise hem ben önünüzden giderim, siz de ardımdan gelmiş olursunuz; hem de karşı karşıya bulunuruz! | |
Perdeyi Ben Buldum Bir ahbap topluluğunda Hoca'nın eline iş olsun diye bir saz tutturmuşlar: -Hadi bize güzel güzel bir şeyler çal da dinleyelim! Demişler. Hoca sazı eline alınca mızrabı bir aşağı bir yukarı teller üzerinde rastgele dolaştırmağa ve böylece tuhaf tuhaf sesler, gıcırtılar çıkarmağa başlamış: -Aman Hoca demişler, saz dediğin böyle mi çalınır? Perdeler üzerinde usuliyle gezinmek gerek ... Hoca , elindeki sazı dımbırdatmağı sürdürürken: -Onlar perdeyi bulamazlar, aramak için gezinip dururlar. Ben buldum işte. Niçin boşu boşuna gezinip durayım, demiş. Gülmüş. |
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)