17 Kasım 2010 Çarşamba

İllüzyon Numaraları

Kırılan kürdan

Etki: Masanın üzerine bir mendil serilir ve ortasına bir kürdan konur. Mendil, kürdan içeride kalacak şekilde katlanır. İzleyiciden kürdanı kırması istenir. Kürdanın çıtırtısı duyulduktan sonra sihibaz bir iki sihirli el hareketi yapar ve bir kaç sihirli söz söyler. Mendil açıldığında kürdanın sapasağlam olduğu görülür.
Gereçler: Kenarları yarım santim kadar katlanmış ve dikilmiş bir mendil ve 2 adet kürdan.
Hazırlık: Hazırlık aşamasında kürdanlardan biri mendilin kenarındaki dikilmiş kısıma batırılarak saklanır. Hangi kenarda saklandığını unutmamanız önerilir. Kırılacak olan kürdan işte bu mendil kenarına saklanmış olan kürdandır. Bundan sonra oyun sunulmaya hazırdır.
Yöntem: Mendilin her iki yüzünü izleyicilere gösterin. Tekrar hatırlatalım, kürdanın hangi kenarda olduğunu sakın unutmayın. Diğer kürdanı mendilin ortasına yerleştirin. Daha sonra dört kenarın kürdanın üzerinden aşırılıp karşı köşeye gelecek şekilde mendili katlayın. Gizli kürdanın olduğu kenardan kavrayıp mendili izleyiciye uzatın ve kürdanı kırmasını isteyin. Katlanmış mendili açmadan başka izleyicilerin kırık kürdanı kontrol etmesine izin verebilirsiniz. Sihirli hareketlerden sonra mendili açtığınızda ortaya çıkacak olan izleyicinin elini bile sürmediği sağlam kürdan olacaktır.
 
Para Kaybetme

Etki: İzleyicilere bozuk para verilerek sahte olup olmadığı kontrol ettirilir. Para sol elde tutulurken üzerine mendil örtülür. Sağ elle mendil üzerinden para kavranarak mendille beraber yukarı kaldırılır. İzleyiciler paranın gerçekten de mendil altında olduğunu dokunarak kontrol edebilirler. Bundan sonra mendil havaya fırlatılır ve havadayken bir kenarından yakalanır. Para yere düşmez, kaybolmuştur. Sihirbaz mendili tuttuğu kenardan bir kaç kere sallar.
Yöntem: Yukarıdaki kürdan oyununda olduğu gibi ikinci bir bozuk para mendilin içine dikilmiştir. Sihirli mendil iç içe geçmiş iki mendilden oluşmuştur. Bozuk para içteki mendile dikilidir. Mendil sol el üzerine örtülürken elde tutulan para yavaşça avuç içine kaydırılır ve gizli para sol el üzerindeki yerini alır. Sağ elle mendil altıdaki para kavranıp izleyicilere doğru uzatılır. Bu sırada izleyicilerin dikkati sağ ele yöneltilmeli veya bir iki espri ile dağıtılmalıdır. Oyun tamamlanmıştır. Mendil havaya atıldığında yere düşecek bir para yoktur artık.
Çeşitleme: "Sihirli Külah" linkinde açıklanan torba kullanılarak oyunun devam etmesi sağlanabilir. Havada bir kaç kez sallanan mendil sihirli külah içine atılır. Hokus pokus... İzleyiciden elini sihirli külaha atması istenir. İzleyicini torbadan biraz önce kaybolmuş bozuk parayı çıkarır. Bu sefer de mendil kayıplara karışmıştır...

Ceviz Kabuğu

Etki: Üç adet yarım ceviz kabuğunun altına beyaz boncuk konur. Kabuklar masa üzerinde sürülerek yerleri değiştirilir. İzleyici hangi kabuğu seçerse seçsin boncuğu bulamaz.
Yöntem: Bu oyunun hilesi kabuklardadır. Kabukların arka kısmı traşlanmıştır. Kabuk boncuk üzerine konurken ileri itilerek traşlanmış kısımdan geriye çıkması sağlanır. Bu hareket sırasında işaret, orta ve yüzük parmakları kabuğun önünde, baş ve küçük parmaklar da geride tutulur. Kabuk altından çıkan boncuk baş ve küçük parmak tarafından kavranırken, diğer üç parmak da bu hareketin gizlenmesini sağlar.

Bunları Biliyor musunuz ?

    » Bir kilo limonda,bir kilo çilekten daha fazla şeker olduğunu,
    » Timsahların renk körü olduğunu,
    » Sadece erkek kanaryaların öttüğünü,
    » Yarım kilo bal yapabilmek için arıların iki milyondan fazla çiçekten bitki özü toplamak zorunda olduklarını,
    » Tarantulaların iki buçuk yıl hiçbir şey yemeden yaşayabildiklerini,

    » İncilerin sirkede eridiklerini,
    » Havuca rengini veren bir karotenin olduğunu,
    » Venüs’ün saat yönünde dönen gezegen olduğunu,
» En fazla asfaltlı yola sahip olan ülkenin Fransa olduğunu,
» Sihirli sözcük olan ‘‘Adrakadabra’’nın ilk olarak yüksek ateşli hastaların ateşlerini düşürmek için söylendiğini,
» Eyfel Kulesi’nin tepesine çıkabilmek için 1.792 basamak çıkmak gerektiğini,
» Türkiye'nin kişi başına alkol tüketiminde dünya 3.’sü,sigara tüketiminde ise dünya 4.’sü olduğunu, 

» İnsanın kendi dirseğini yalamasının imkansız olduğunu,
» İdrarın zifiri karanlıkta parladığını
» İnsanların eğer şiddetli hapşırırlarsa kaburgalarını kırabileceklerini,

     » Domuzların vücut yapılarından dolayı hiçbir zaman başlarını yukarı kaldırıp gökyüzüne bakamadıklarını,
 
    » Dünya nüfusunun % 50’sinin hiç telefonla konuşmadığını,
    » 1 saat boyunca kulaklıkla bir şey dinlemenin kulaktaki bakteri sayısını % 700 arttırdığını,
    » Çakmağın kibritten önce bulunduğunu,
    » Parmak izleri gibi dil izlerinin de insana özel olduğunu,
    » Dünyadaki fotokopi makinelerinde meydana gelen arızaların % 23’ünün makinelerin üzerine oturarak kendi popolarının fotokopisini çekmek isteyen insanlardan kaynaklandığını,
» Hindistan’da sokakta tuvaletini yapmanın yasal olduğunu,
» Çin'de yere tükürmenin serbest; ama balgam üzerine basmanın yasak olduğunu,
» Rusya’da erkek erkeğe dudaktan öpüşmenin sevgi ve saygı ifade ettiğini,

TEKERLEMELER

TEKİR
Bir iki tombul tekir
Camdan bakar
Başına takar
Hop hop, altın top
MISTIK
Mustafa, Mıstık,
Arabaya kıstık,
Üç mum yaktık,
Seyrine baktık.
   
LEYLEK
Leylek leylek havada,
Yumurtası tavada,
Gel bizim hayata,
Hayat kapısı kitli,
Leyleğin başı bitli.
KUZU
Kuzu kuzu me
Bin tepeme
Haydi gidelim
Ayşe teyzeme.
   
YAĞMUR
Yağ yağ yağmur,
Teknede hamur,
Bahçede çamur,
Ver Allah'ım ver,
Sicim gibi yağmur.
KARGA
Karga karga "gak" dedi,
"Çık şu dala bak" dedi,
Karga seni tutarım,
Kanadını yolarım.
   
PORTAKAL
Portakalı soydum,
Başucuma koydum.
Ben bir yalan uydurdum,
Duma duma dum.
Duma duma dum.
Öğretmeni kandırdım,
Kandırdım.
OYUN
Oooo.....
İğne battı,
Canımı yaktı,
Tombul kuş Arabaya koş.
Arabanın tekeri,
İstanbul'un şekeri.
Hop Hop altın top,
Bundan başka oyun yok.
   
HANIM KIZI
Çan çan çikolata,
Hani bize limonata?
Limonata bitti,
Hanım kızı gitti.
Nereye gitti?
İstanbul'a gitti.
İstanbul'da ne yapacak?
Terlik pabuç alacak.
Terliği pabucu ne yapacak?
Düğünlerde,
Şıngır mıngır oynayacak.
KEÇİLER
Ayşe Hanımın keçileri,
Hop hop hopluyor,
Arpa, saman istiyor,
Arpa, saman yok,
Kilimcide çok.
Kilimci kilim dokur,
İçinde bülbül okur.
İki kardeşim olsa,
Biri ay, biri yıldız,
Biri oğlan, biri kız,
Hop çikolata çikolata,
Akşam yedim salata,
Seni gidi kerata.
   
SINIFLAR
Mini mini birler,
Çalışkandır ikiler,
Mavi gözlü üçler,
Dayak yiyen dörtler,
Misafirdir beşler,
Altılar, altınımı çaldılar,
Yediler, yemeğimi yediler,
Sekizler, semizdirler,
Dokuzlar, doktor oldu,
Onlar bizi okuttu.
EBE
Ebe ebe gel bize
Uzaktan vur elimize
Eğer vuramazsan
Ebesin ebe
Bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi,
Bunu sana kim dedi?
Diyen dedi on yedi
Yağlı böreği kim yedi?
   
TAVUK
Pazara gidelim,
Bir tavuk alalım,
Pazara gidip,
Bir tavuk alıp ne yapalım?
Gıt gıdak diyelim.
Happur huppur,
Happur, huppur yiyelim.
TOP
Bir iki üç
Söylemesi güç
Sana verdim bir elma
Adını koydum Fatma
Hop hop hop
Bir büyük altın top
   
DEDE
Altı kere altı otuz altı
Dedemin sakalı yolda kaldı
Sakalını aldı dereye attı
Dedem sakalsız kaldı
EV
Evli evine
Köylü köyüne
Evi olmayan
Sıçan deliğine
   
İĞNE
Ooooo
İğne iplik
Derme diplik
Çelik çubuk
Sen çık.
NACAK
Nacak sapına
İki kes
Bir sana
Biri de bana
   
HEDİYE
Kızın adı Hediye
Ekmek vermez kediye
Kedi gider Kadıya
Kadının kapısı kitli
Hediyenin başı bitli
EL EL EPENEK
El el epenek
Elden düşen kepenek
Kepeneğin yarısı
Keloğlan'ın karısı
   
KARNIM AÇ
Karnım aç
Karnına kapak aç
Değirmene kaç
Değirmenin kapısı kitli
Heybaşı bitli
DEĞİRMEN
Değirmene girdi köpek
Değirmenci vurdu kötek
Geldi yedi köpek
Hem kötek
Hem yedi köpek
   
ALİ DAYI
Ali dayının keçileri
Kıyır kıyır kişniyor
Arpa saman istiyor
Arpa saman yok
Kilimcide çok
Kilimci kilim dokur
ÇARŞI
Çarşıya gittim
Eve geldim hanım yok
Bebek ağlar beşik yok
Çorba taşar kaşık yok
Ali baba öldü tabut yok
   
HAKKI
Hakkı hakkının hakkını yemiş.
Hakkı Hakkı'dan hakkını istemiş.
Hakkı Hakkıya hakkını vermeyince
Hakkı da Hakkı'nın hakkından gelmiş.
HASAN
Hasan Hasan
Helvaya basan
Kapıyı kıran
Kızı kaçıran
   
KÜÇÜK DOSTUM
Küçük dostum gelsene
Ellerini versene
Ellerimizle şap şap
Ayaklarımızla rap rap
Bir şöyle, bir böyle
Dans edelim seninle.
ELLERİM PARMAKLARIM
Sağ elimde beş parmak,
Sol elimde beş parmak
Say bak, say bak, say bak.
Hepsi eder on parmak.
Sen de istersen saymak
Say bak, say bak, say bak.
Hepsi eder on parmak.
   
ALİ
Ali baksa dum dum
Sakalına kondum
Beş para buldum
Cebime koydum
KUZU
Kuzu kuzu mee
Bin tepeme
Haydi gidelim
Hacı dedeme
Hacı dedem hasta
Mendili bohça
Kendisi hoca
   
KOMŞU, KOMŞU
-Komşu, komşu !
-Hu, hu!
-Oğlun geldi mi?
-Geldi
-Ne getirdi?
-İnci, boncuk.
-Kime, kime?
-Sana, bana.
-Başka kime?
-Kara kediye
-Kara kedi nerede?
-Ağaca çıktı
-Ağaç nerede?
-Balta kesti
-Balta nerede?
-Suya düştü.
-Su nerede?
-İnek içti.
-İnek nerede?
-Dağa kaçtı.
-Dağ nerede?
-Yandı, bitti kül oldu
TAVŞAN
Kapıdan tavşan geçti mi?
Geçti
Tuttun mu?
Tuttum
Kestin mi?
Kestim
Tuzladım mı?
Tuzladım
Pişirdin mi?
Pişirdim
Bana ayırdın mı?
Ayırdım
Hangi dolaba koydun?
Çık çık dolaba koydum
Haydi, al getir
Getiremem
Neden getiremezsin?
Kara kediler yemiş.
Vay vay, miyav
   
NEREDEN GELİRSİN?
Nerden gelirsin?
Zikzak kalesinden.
Ne gezersin?
Açlık belasından.
Nerde yattın?
Beyin konağında.
Altına ne serdiler?
Perde.
Desene kupkuru yerde.
Bıyıkların neden yağ oldu?
Bıldırcın eti yedim.
Bıldırcın yağlı mıydı?
Gökte uçarken gördüm.
Saçların neden ağardı?
Değirmenden geldim.
Değirmen dönüyor mu?
Zımbırtısını duydum.
Ayakların neden ıslandı?
Çaydan geçtim.
Çay derin miydi?
Köprüyü dolaştım,
İşte geldim sana ulaştım.
CAM
Bir cam
İki cam
Üç cam
Dört cam
Beş cam
Altı cam
Yedi cam
Sekiz cam
Dokuz cam
On cam
Bu da benim amcam.

Eveleme develeme
Evvel altı elma yedi
Seren sekiz serçe dokuz
Tarmanın topu kara
A devenin çatı kara
   
EBE
Ebe ebe nerede
Su doldurur derede
Dere boyu çalılık
Derede olur balık
Şu ebe de ne alık
Oltamı attım,
Balığı tuttum.
Balık suya dalamaz,
Ebe beni bulamaz.
Bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi
Bunu kim dedi,
Diyen dedi on yedi,
Yağlı böreği kim yedi?
ELLERİM
Ellerim tombik tombik,
Kirlenince çok komik
Kirli eller sevilmez
Güzelliği görülmez
Dişlerim bakım ister
Hele saçlar, hele scalar
Uzayınca tırnaklar
Kirlenince kulaklar
Bize pis derler, pis derler

Bilmeceler

Sıcak evin direği
Tıp tıp eder yüreği
(BABA)
Dokuz ay zindanda yatar
Altı ayda zil çalar oynar
(BEBEK)
Özü tatlı,
Sözü tatlı,
Candan daha değerli
(ANNE)
Yattım yumuşak
Uyudum sıcak sıcak
(YATAK
Ham iken tatlı
Olmuşu acı
(BEBEK)
Ben giderim,
O gider
Güneşte beni izler
(GÖLGE)
Askerden küçük
Paşadan büyük
(ÇOCUK)
Gece içindeyiz
Gündüz dışında
Pencereli, kapılı
Şirin bir yuva
(EV)
Pazardan aldım
Bir tane
Eve geldim
Bin tane
(NAR)
Eve bitişik odada
Yemek pişer orada
(MUTFAK)
Uzun yoldan kuş gelir
Ne söylese hoş gelir
(MEKTUP)
Bir ağacı oymuşlar
İçine dünyayı koymuşlar
(TELEVİZYON)

Buradan attım kılıcı
Halep’te oynar ucu
(TELEFON)
Çın çın eder
Haber sorar
(TELEFON)

Sesi var canı yok,
Konuşur ağzı yok
(RADYO)
İstanbul da pişer
Kokusu buraya düşer
(MEKTUP)

O her gün yeniden doğar
Dünyaya haber yayar
(GAZETE)
  Kuyruğu var
Canlı değil
Konuşur
Ama insan değil
Camı var
Ama pencere değil
(TELEVİZYON)
Alt yanı sivri tepe içindedir (Çene) Üst yanı çakıldak (Diş)
Daha üstü muşulak (Burun) Daha üstü ışıldak (Göz)
Üstü kara kolan (Kaş) Daha üstü bir alan (Alın)
İner reyhan gibi
Oturur sultan gibi
Dürülür hasır gibi
Satılır esir gibi (Kar)
Uzadıkça kısalan şey nedir
Hayat veya Ömür.

Allah yapar yapısını,
Bıçak açar kapısını.
karpuz

Mavi tarla üstünde,
Beyaz güvercin yürür.
(yelkenli)

Ocak başında kuyu,
Kuyunun içinde suyu;
Suyun içinde yılan,
Yılanın ağzında mercan.
(lamba)
Çın-çınlı hamam,
Kubbesi tamam,
Bir gelin aldım,
Babası imam.
saat
Bir çuval cevizim var,
Sayarım tükenmez.
yıldız
El eker dil biçer.
(yazı)
Arşın ayaklı,
Burma bıyıklı.
(tavşan)
Bir küçücük kutudur,
Bütün dünya yurdudur.
(radyo)

Fini fini fincan,
İçi dolu mercan.
(nar)
Küçücük fıçıcık,
içi dolu turşucuk.
(limon)

Daldan dala,
Kırmızı pala.
(sincap)
Yarım kaşık,
Duvara yapışık.
(kulak)

On ay yatar,
İki ay kalkar;
Feneri yakar,
Etrafa bakar.
(Ateş Böceği)
Dağda tak tak,
Suda cıp cıp.
Arşın ayaklı,
Burma bıyıklı.
(balta,balık,leylek)

Dağdan gelir, taştan gelir,
Bir kükremiş arslan gelir.
(sel)

Sıra sıra odalar,
Birbirini kovalar.
(tren)

Sarı sarı içinde,
Sarı zarfın içinde,
On iki birlik kardeş,
Birbirinin içinde.
(portakal)

Az gitti, uz gitti,
Dere tepe düz gitti,
Altı ay bir güz gitti;
Uyanınca hep bitti.
(rüya)
Kutuplara giden zenci ne olur? (Donar)
Yer altında civcivli tavuk
(patetes)
Mavi atlas,
Arşın yetmez,
Makas kesmez,
Terzi biçmez.
(gökyüzü
Mavi atlas,
Arşın yetmez,
Makas kesmez,
Terzi biçmez.
 
Üstü çayır, biçilir,
Altı çeşme, içilir.
koyu
Ufacık mermer tası,
İçinde beyler aşı,
Pişirirsen aş olur,
Pişirmezsen kuş olur.
(yumurta)

Fıkralar




O Zaman Başka

Hoca'nın kadılık yaptığı sıralarda bir adam gelmiş:
-Hoca efendi demiş,size bir şey danışacağım.
-Buyrun sorun. Demiş Hoca, adam sözünü sürdürmüş:
-Geçen gün , komşuların size ait olduğunu söyledikleri bir inek, tarlada bizim ineğin karnını vurup öldürmüş. Şimdi ne yapmam gerek? Hoca , sakallarını sıvazlayıp bir an düşündükten sonra :
-Hayvan bu, demiş, dava edecek değilsin ya!..
-Teşekkür ederim kadı efendi.
-Sahibinin de bu işte suçu yok;ne bilsin böyle olacağını? Adamın yüzü gülmüş, tekrar söze başlamadan önce:
-Kusura bakma kadı efendi, demin ben bir yanlışlık yaptım, ölen inek benimki değil, seninki imiş. Hoca , yerinden doğrulup:
-Bak demiş, şimdi iş değişti. O halde verin raftaki kara kaplı kitabı da hele bir bakalım! ...





Subaşının Eşeği

Eşeği kaybolan Subaşı, ateş püskürmüş:
-Çabuk benim hayvanımı bulun, yoksa karışmam! Diye bağırmaya başlamış. Herkesi bir telaş , bir korkudur almış. Eşeği aramak için dört bir tarafa dağılan Akşehirliler , yolda Hoca'ya rastlamışlar:
-Aman Hocam, bize yardım et. Yolda sahipsiz bir eşek bulursan hemen yakala n'olur.
-Eşek kimin?
-Subaşının. Demişler. Hoca da: "Peki ararım" demiş ve türkü söyleye söyleye yolunu sürdürmüş. Karşısına çıkan bir köylü :
-Hocam, böyle türkü söyleyerek ne yapıyorsun? Deyince , Hoca:
-Subaşının kaybolan eşeğini arıyorum! Demiş. Adam , yine sormuş:
-Peki , böyle türkü söyleyerek eşek mi aranır a Hoca?
-El elin eşeğini elbette türkü söyleyerek arar. Hele eşek zorla aranıyorsa. Üstelik Subaşınınsa....



 
Eşeğe Neden Ters Binmiş

Bir gün Hoca, eşeğine binerek , arkasına takılan bir kısım insanlarla birlikte, camiden eve dönerken birdenbire durur, hayvandan iner ve yüzü insanlara dönük olarak eşeğe ters biner, yani semere ters oturur. Bunu görenler yaptığı hareketin nedenini sorarlar. Hoca şöyle der:
-Düşündüm taşındım, eşeğime böyle binmeye karar verdim çünkü saygısızlığı hiç sevmem. Siz önüme düşseniz, arkanızı bana dönmüş olacaksınız; usulsüzlük saygısızlık olur. Ben önde gitsem, size arkamı çevirmiş olacağım ki bu da doğru değildir. Böyle ters bindiğim zaman ise hem ben önünüzden giderim, siz de ardımdan gelmiş olursunuz; hem de karşı karşıya bulunuruz!


 
Perdeyi Ben Buldum

Bir ahbap topluluğunda Hoca'nın eline iş olsun diye bir saz tutturmuşlar:
-Hadi bize güzel güzel bir şeyler çal da dinleyelim! Demişler. Hoca sazı eline alınca mızrabı bir aşağı bir yukarı teller üzerinde rastgele dolaştırmağa ve böylece tuhaf tuhaf sesler, gıcırtılar çıkarmağa başlamış:
-Aman Hoca demişler, saz dediğin böyle mi çalınır? Perdeler üzerinde usuliyle gezinmek gerek ... Hoca , elindeki sazı dımbırdatmağı sürdürürken:
-Onlar perdeyi bulamazlar, aramak için gezinip dururlar. Ben buldum işte. Niçin boşu boşuna gezinip durayım, demiş. Gülmüş.